Ana içeriğe geç

0908 Karabasana Şaplak

Gemiciler Kalkalım

Mark'la buluştuk. Trash'in kafayı bedene az buçuk birleştirdik, sonra Alfons bastı büyüyü diriltti adamı. Ha harika mı oldu, hayır ama yaşıyor en azından.

Bir şekilde kayığı kıyıdan uzaklaştırıp kuzeye yol almaya başladık. İlk nöbeti Harrion devraldı, Alfons da başımıza bir şey gelebilir diye Bag of Survival'dan bir fırt çekti. Peki lazım oldu mu? Tabii ki. Tentaküllü bir yaratık saldırdı kayığa.

Alfons uyandı(ğını sandı) ve karşısında Glabrezu'yu gördü. "Lan noluyo" derken arkasından biri "Come with me if you want to live." diyor. Gördüğü de böyle elfe benzeyen ama mavi (bunların da çeşidi bitmiyor), elinde de asa olan bir humanoid. Bir dreamhole'a atlayıp başka bir yere geçiyorlar. Orada da Philip kendi derdine düşmüş, Hara ile dertleşiyor. "Bakın bunlar bir rüya." deyip onu da alıyorlar ve tekrar atlıyorlar dreamhole'a.

Kendilerini ev gibi bir yerde buluyorlar ama pek çok şey akışkan ve değişken. Elf oradan oraya gittikçe bir masa beliriyor, sandalye vesaire kayboluyor. Elf'in adı Thalassar'mış, kendisi Güneş Adası civarında bir deniz elfi iken şehrine dadanan Nightmare Weaver'ı yenmek amacıyla yaratığa saldırıyorlar. Yaratık, reelde kurbanları uyutup kabuslarda oyalarken fiziksel bedenlerini mahvediyor. Thalassar da Dreamweaver Staff diye bir eşya bulup direkt yaratığın beynine saldırıyor yanındakilerle. Yalnız arkadaşları işi bitiremeyince onun da fiziksel bedeni gidiyor, sadece yaratığın zihninde barınıyor.

Dream_Haven.webp

Alfons ile Philip'in de gördükleri şeylerin sadece bir kâbus olduğunu, gerçek dünyaya dönmek istiyorlarsa kâbuslarını yenmeleri gerektiğini söylüyor. Bunu da hızlıca yapmaları lazım, zira reelde onları savunan tek kişi var. İkili, belki yaratığın kontrolünü komple elf'e verip ona da yardımcı olabiliriz düşüncesiyle, bu işe okey diyor.

Baskın Basanındır

Önce Philip'in kâbusuna gidiyorlar. Hara: "Sen daha kendi yolunu bulamadın, benim yolumu bulup insanlara nasıl yardımcı olacaksın?" diye sorup bir labirent yükseltiyor alanda. İçeri giriyor ekip, hatta Thalassar asanın yardımıyla yol gösteren bir büyü de yapıyor. Çeşitli tuzaklar var tabii: perspektif yanıltıcılar, sahte duvarlar, sfenks...

Sfenkse beyin emcüklenmesi yaşatıyorlar. Emcüklenmiş sfenks sorusunu soruyor:

I am alive without breath, as cold as death.   
I am never thirsty but always drinking. What am I?  

"Balık" diyerek üfürükten bir cevap veriyorlar ama kabul ediyor ve geçmelerine izin veriyor. Merkezde bir melek ve Philip'in çetesinin tezahürleriyle dövüşüyorlar. Thalassar hızlı bir Cone of Cold ile birini öldürüyor, diğerlerini de mahvediyor. Kalanları da vura vura, götlerine nekrotik şaplak ata ata kesiyorlar, karşı taraf kolsuz çıktı Rıza Baba. Haven'a dönüp dinleniyorlar.

Dream_Philip.webp

Alfons'un rüyasındaysa Glabrezu, Adelyus ve yavuklusu var. "Hani bizi kurtaracaktın!" sözleri ile birlikte insanlar da demonic versiyonlarına dönüşüyor ve saldırmaya başlıyorlar. Yavukluyu duvarla çeviriyor Thalassar, sonraki tur bir bakıyorlar oradan Otto Hagen çıkıyor. Adelyus'un üstünde ise koruma kalkanı var gibi. Neyse baya dayak yiyorlar ama Glabrezu'yu da götüne şaplak atmak suretiyle kesiyorlar.

Dream_Alfons.webp

İkisi kendi kâbuslarından kurtuldukları hâlde Thalassar'ı da kurtarabilme umuduyla onunkine gidiyorlar. Thalassar'ın rüyası komple denizin altı, deniz yüzeyinde bir kayık var gibi ama ulaşılamıyor. Burada direkt canavarla dövüşüyorlar, yaratığın da kafası epey karışık o yüzden hayvansılıkla dalıyor. Alfons'u da düşürüyor aslında ama Thalassar da benzeri hayvansılıkla saldırınca çağırdığı şimşeklerle dövüyor yaratığı. İkiliyi sonunda yaratığın zihninden uğurluyor fanatikçe, kendisiyle ilgili bir planı olmadığını söylüyor.

Dream_Thalassar.webp