1003 Rakonyalı Damarı
Solo turnuvadan sonra biraz kafa dağıtmak için panayır alanında zaman geçiriliyor. Topla hedef düşürmece var bir tarafta. Philip oraya yöneliyor, katakulli matakulli bir şeyler çevirip ödülü kapıyor. Bir diğer tarafta balyoz oyunu var, Muzog da o tarafa gidiyor. Yalnız turnuvadan hırsını çıkaramamış olacak ki kükreyip bir abanıyor balyoza, ağırlık gong'u da parçalayıp seyircilerin kafasına geliyor. Özürler dilendikten sonra bugünlük bu kadar yeter deyip Philip'in okçuluk performansını izlemeye gidiyoruz.
Okçuluk turnuvasında çok net iki favori var, Philip ile Shadowguard teğmeni Sorran. Zaten finale de onlar kalıyor. Philip o gün gününde değil herhâlde ki teğmeni yenmekte zorlanıyor bayağı. Sorran'ın da yayı belli ki büyülü, iki tarafın da büyülü silahlarını bırakıp standart yaylarla atış yapmasını öneriyor kendisi. Ancak bu da Philip'in hayrına olmuyor. Sorran kazanıyor.
Yalnız ekibin, daha doğrusu kartal gözlü Alfons'un fark ettiği bir şey var ki turnuvalar sırasında Halstein'in yanında oturan kişi Renata Roth. Bunu sadece Alfons değil Celeste ile Agnes de fark etmiş ve acaba savaşla ilgili bir gelişme mi var diye geriliyorlar.
Agnes akşam Beljardin takımını toplayıp yarınki turnuva için taktik çalıştırıyor. Revenir ekibi de kendi içinde çalışıyor bir şeyler. Hatta akşam bir ara Harrion Beljardin malikanesinin bahçesinde garip bir sincap görüyor, onu takip etmesini ister gibi. Bulundukları yer dolayısıyla çok da tehlikeli bir durum olamayacağını düşünen Harrion, Yanında türkü çığıran Muzog'la bahçenin arkasına geçince sincabın Auramonar'a dönüştüğünü görüyor. Muzog'u tanıştırıyor saygıda kusur etmeyelim diye ama Muzog tabii inanmıyor, e koca ejder de oracıkta gerçek formuna dönüşmüyor. Bizim zıpkını vermeye gelmiş sağ olsun.
Galanodelgil¶
Revenir ekibinin karşısına garip bir ekip geliyor. Başlarında şovmenin teki var, adı Marivaldi Galanodel imiş. Bu çok yaşamaz. Yanındakiler daha ilginç zaten. Bir tane maskeli, baloya gelmiş gibi görünen, muhtemelen bir büyücü var. Şaşırtıcı olan tarafı boynunda Harsus'un sembolü tacın olması, Harsus'a tapan çok fazla kişi yok kıtada artık. Yakın dövüşeceği aşikâr olan biri daha var ama onun da her tarafı baştan aşağı zırh. Hareketleri bir tuhaf, konuşmuyor etmiyor. Construct mı acaba? Ama onun boynunda da taç sembolü var? Neyse... Kill first, ask later.
Karşı tarafta bunları görürken Muzog'a da bir şeyler olduğunu fark ediyoruz. Kırmızı mavi pulları yerine bronz pullu bir form çıkıyor ortaya. Muzog'a benzemiyor, dönüşmüş gibi değil. Çıkan karakterin duruşundan savaşçı olduğu belli. Aha da Kolandir manifestlendi! "Arenada mıyız? Tamamdır, ölümcül vurmak yok."
diye bir iki kelime edip pozisyon alıyor elinde mızrağıyla. Harrion "Sal, aldık bu maçı."
falan yapıyor Rensa'ya.
Harrion ile Rensa dağılıyor, Kolandir öne geçiyor. Karşı taraf da formasyona geçiyor ama savaş başlayınca bir şey oluyor Kolandir'den bir tane daha oluşuyor büyücünün yanında, o da kendi kendine dövüşmeye başlıyor. Resmen koca bir alanı kilitliyorlar, o zırhlı arkadaş yanımıza yaklaşamıyor. Harrion aslında bir ara o izbandudun Kolandir'den sıyrılıp Rensa'ya atıldığını görür gibi oluyor ama yok yani beklediği gibi, olması gerektiği gibi Kolandir kaçırmıyor adamı.1
İki kaliteli büyücü, bir de efsanevi savaşçının avantajıyla çok çok zorlanmadan Revenir ekibi alıyor bu turu. Büyücü mızıkçı çıkıyor, yenilince sinirli sinirli küfrediyor, oraya buraya tekme atıyor. Ağlama...
eYVAH mONK¶
Beljardinlerin karşısına Shadowguard ekibi geliyor.
Başlarında gümüşi yayıyla Sorran var. Bir yanında küçük baltalı, zırhımsı zırhlı2, örgülü saçlı, kadın bir half elf var. Diğer yanında ise boyu 1.90, derisi siyah/gri, kırmızı-pembe-mavi-yeşil saçlı, şimdiye kadar görmediğimiz ırktan3, gözleri süt beyazı başka bir kadın var.
Takımlar siperler arkasındaki yerini alıyor, Philip sütunlardan birine çıkıyor. Agnes, karşı tarafın yaklaşmasını bekliyor. Yalnız, ne istediğinize dikkat ediniz efendim. O küçük baltalı half elf çita gibi çıkıyor, siperin arkasına kadar koşuyor, kolay av olan Philip'i görüyor ve pataküt vurup üstüne kaçıp saklanıyor. Philip "Yok canım, monk değildir."
diye düşünür, Agnes ile Alfons da neler olup bittiğini izlerken kadın bir daha çıkıp Philip'i bir tur daha dövüp yine saklanıyor.
Agnes ilk Haste şokunu atlatınca kadına yetişip sağlam bir geçiriyor, Philip'i koruması lazım. Karşısına sağlam adam çıkınca Alfons'a dönecek gibi oluyor ama Alfons da Spirit Guardians basıyor kendine, ona da gidemez. Kaçıp geri dönüyor.
Karşı taraftaki büyücü, Agnes'leri oldukları pozisyona kıstırmak için Wall of Fire atıyor ama Alfons hemen üstüne Dispel geçirip yok ediyor alevleri. Philip üstlerine koşan herkese sırayla mortu çekme oku atıyor ama monk immune, dövüşçü turp gibi, büyücü de Mirror Image kullanıyor. Etraflarının sarılmasını engelleyemeyen ekibin etrafı sarılıyor.
O sırada Sorran büyülü yayını da kullanıp bir hareketler yapıyor. Bir ok sıkıyor, iki ok sıkıyor, üç ok sıkıyor vs derken oku seriye alıp art arda sıkmaya başlıyor Philip'e. Agnes okçuya hücum edip yere düşürüyor ama çok geç, Philip bayıldı bile. Neyse en azından Agnes Sorran'ın yanına girdi, vurur vurur indirir.
O sırada Alfons büyücüye Silence atıyor muzırlık yapamasın diye. Bunu gören monk koşup Alfons'a iki tane vuruyor sertçe ama Alfons "Sen kim köpeksin ki ben senin yumruğunla sersemleyeceğim?"
4 çekiyor kadına. Tabii dayak yerken büyücünün yerdeki okçuya doğru koşup onunla birlikte Dimension Door atarak kaçmasını engelleyemiyor. Şimdi monk düşünsün ama, iki kişinin arasında kaldı. Agnes bu durumu kullanıp monk'u çukurlardan birine atıyor. Alfons, Philip'e Healing Word atıp tekrar ayaklanmasını sağlıyor.
Monk çevik, monk atik. Çukurdan çıkıp Philip'e koşturuyor. Philip zavallım ölümden dönmüş, aldığı darbelerle sersemliyor. O kadar zaman geçti, kimse de sormuyor ki karşı takımın eli armut mu topluyor. Uzaklardan bir ok Alfons'u deliyor, Alfons'un Death Ward aktifleşiyor ama sanki bunu beklermiş gibi okun ardından bir de Fireball geliyor. İyi uykular Alfons. Karşıda iki hedef gören Philip de karşılık olarak saklandığı yerden Dissonant Whispers kullanıp okçuyu indiriyor. Büyücü yine okçuyu alıp kaçıyor.
Agnes Philip'e dikkatli olmasını söyleyip biraz araştırarak adamları buluyor. Philip sıkıyor ama mortu çekmiyor kimse. Onun yerine mortu çeken Philip oluyor Sorran'ın yayından çıkan oklarla. Bunu gören Agnes durur mu belinden iki balta fırlatıyor Sorran'a, o da yerde.
Sonra Agnes ile büyücü arasında kedi-fare oyunu başlıyor. Büyücü bir defa Sorran'ı kaldırıyor, Agnes hemen fark edip kolayca indiriyor. Büyücü utanmayıp ikinci kere kaldırıyor, bu sefer Sorran tuhaf bir ok sıkıyor ve Agnes'in kılıcı düşüyor elinden. Büyücü fırsat bu fırsat diyip kılıcı tutuyor ve duvarın üstüne Misty Step atıyor. Agnes işte buna inanılmaz kızıyor. Rakonyalı damarı tutuyor, üstündeki zırh yokmuş gibi gidip duvara tırmanıyor ve yumruk geçiriyor büyücüye ama büyücü can havliyle Shield atarak korunuyor. O sırada okçu Agnes'e sıkıyor ama Agnes'in gözü dönmüş durumda. Büyücünün elinden tutup alıyor kılıcı vuruyor da vuruyor ama ona kimse saldırmamıştı daha önce, ayakta durabilecek takati var hâlâ. Kaçıp gidiyor, arkadan Toll the Dead falan atıyor. Agnes kedi-fare oyununa bir daha girmeyip Sorran'ı son bir kez indiriyor. Büyücü de kazanamayacağını anlayınca pes ediyor. Zafer, Beljardinlerin!
Agnes hâlâ birilerini tutsa büzecek gibi.