1105 Beyaz Taurus

Görev brifingini aldığımız için hazırlıklara başlıyoruz: klasik kamp ekipmanları, erzak, ip vs... Limandan gemiyle geçeceğimiz söylendi, limana gidip etrafa bakınıyoruz bir tane gemi var büyükçe, şatafatlı. Yanaşıp soruyoruz, yükleyenler şifreli konuşmamızdan bir şey anlamıyor. Kaptanı soruyoruz yok. Hay bin Solsitis! O sırada kafalarından ne geçiyordu kimse bilmiyor ama kafamızı çevirdiğimizde Philip'i, Muzog'un omzuna çıkmış top çevirirken görüyoruz. Geminin de yanındayız, insanlar toplanmaya başlıyor, güvenlik zafiyeti olacak ulan. Hah, albay da geldi ne oluyor burada diye... Alfons ile Harrion Invisibility atıp kalabalıkta yok olmayı kafalarından geçirirken aynı hatta bir ses duyuyorlar. Shadowguard'dan biri gelip ortalığı dağıtıyor. İnşhara operasyonun içine etmemişizdir.

Bizi alıp taurus model, beyaz, 14-15 metre boylarında bir balıkçı teknesine götürüyor. O gemiyle Saldon'a doğru yola çıkıyoruz. Denizde başımıza çok büyük bir şey gelmiyor, bu sular zaten sürekli ticaret yapılan görece güvenli sular.

Uzaktan Saldon görünmeye başlıyor. Neredeyse Warbonter kadar büyük bir kent. Bütün giriş çıkışlar sahilden yapılıyor, şehrin kalanı ayrılmış ama duvarlarla. Muzog, Saldon'a çıkınca ilk iş toprağı öpüyor. İkinci iş olarak ortalığa bağırıyor "Geldine giden var mı?" diye garip garip. Birisi geliyor oradan, eline 10 altın sıkıştırıyor ve "Akşam toplansınlar." deyip gönderiyor adamı. O sırada Alfons, gözünün ucuyla Colt'u görüyor. Colt görüldüğünü anlayıp ara sokağa çekiliyor.

Duvardan geçmek amacıyla sıraya giriyoruz, Sorran da yanımızda. Muhafızlara ulaşınca geliş amacımızı beyan ediyoruz. Bilmiyorlar ama sorabilecek kadar zekiler. Biri içeri gidiyor ve kırmızılar içinde kıpkırmızı bir dragonborn'un peşinde geri geliyor. Dragonborn, kendisini Manfred olarak tanıtıyor. Alfons bu adamdan haberdar, Kızıl Baron olarak da biliniyor. Cult of the Dragon'ı avlamasıyla ünlü, Wyvernrider'ın lideri ve Rikhton baronu. Muzog da biliyor ki "Manfred gibi dayanıklı" diye laflar ediliyormuş. Konuşmak için Muzog ile ortak olarak Geld'in yerini öneriyorlar.

Geld'in Yeri meğer han imiş. Muzog'un ikinci en uğrak yeri, işçi ile işverenin buluştuğu yer. Sanki bir tane küçük handan başlayıp gerek yeni gerek var olan binalardan ekleme yapılarak surlara doğru büyümüş, yan yana apartmanları dikip bağlamışlar gibi. Bina görkemli falan değil, sadece çok büyük. İçeride lonca alanları var:

  • 1-2: Avam yeri
  • 3: Subayların alanı, duvarlarda anı levhaları falan var
  • 4: Daha nezih bir yer
  • 5: Orta sınıf için